22 Haziran 2014 Pazar

MAYA KOZMOLOJİSİ - II

Yazan: Beatriz Marti
İllüstrasyon: Leonardo Berges
Grafik: José Luis Pagan
Çeviri: Alp Çetiner

Yeryüzü

Itzam Cab Ain / Yeryüzü Timsahı

Orta dünya Yeryüzü, azametli bir sürüngenin sırtıdır. Sürüngenler ilahi hayvanlar sayıldığından, toprağın kendisinde de bir ilahi öz vardır. Bu, inanışa göre Maya kendisine yiyecek, su veren ve giysi ile yerleşim yerleri oluşturmaya yarayan bütün malzemeleri barındıran bir tanrının içinde yaşamaktadır.

Bütün bu toprak ürünleri yanında, Maya yalnızca bir bitkini hayatın kendisini barındırdığını düşünür: maiz (mısır). 12. Yüzyılda kaleme alınmış kutsal kitapları Popol Vuh’a göre tanrılar, önce kil ve ahşabı deneyip başarısız olduktan sonra insanı yaratmak için maizi kullanmışlar; onlara göre insanoğlu mısırdan yaratılmıştır ve dahası onu her yediğimizde mısır bizi yeniler.

Yeryüzünde Tzultacah (Çultaka) tanrıları yaşar –ki ismin anlamı dağ düzlüğüdür-. Bazı bölgelerde On üç Tzultacah olarak anılsa da sayıları belirsizdir. Her biri, üzerinden insanları izledikleri bir dağda yaşarlar. Erkek ve kadın yan yana, neredeyse dünyevi bir hayat yaşarlar: aşık olurlar, evlenirler, boşanırlar, kavuşurlar ve yerin içinde yapılan kutlamaları çok aşırı olabilir, öyle ki nehirler taşar, sel baskınları vuku bulur.

Tzultacah’lar koruyucu tanrılardır, insanları izleyip hasat ve hayvancılıkta onlara yardımcı olurlar; av hayvanlarının da sahibi olduklarından, avcılara avlanmaları için uygun ortam hazırlarlar. Buna karşılık insanlar da ibadet eder ve tanrıların yaşadığı dağlara küçük kurbanlık hayvanlar türünden armağanlar sunarlar.

Antik Maya’da herkes kainatın aynı konseptini paylaştı, öyle ki her insanın eylemi tanrıları memnun etmek ve dünyanın doğal dengesini korumak üzerine kuruluydu. İnsanlık bu temel dayanağı takip ettiği müddetçe tanrılar da insanları himaye edip gözetmeye devam edecekti.

Bu kod etkisini bugün de sürdürür: iyilik, sadakat, dünyevi zevklerden imtina, doğaya saygı ile çocuklara ve mısır tarlalarına özen gösterme inancı, günün birinde huzura ereceği Göğün on üç katmanına dayanır. Bunlara riayet etmemek, belki bir köpek veya katır şeklinde –yeterince acı çekene kadar- durmaksızın çalıştıktan sonra bir şans daha verilip ruhlarının dünyaya geri dönmesine izin verilene dek yer altı dünyasında kalmayı mukadder kılacaktır.

Yeraltı Dünyası

Ek Chuah / Savaş Tanrısı

Yeraltı dünyası Maya tarafından hem korkulan, hem de saygı duyulan bir yerdir. İnsanlara karşı kindar varlıklarla doludur, yeraltı dünyası Xibalba karanlığın dokuz kademesinden ibarettir ve bir ters piramit şeklindedir. Her kademe bir basamaktır: dördü Batı’dan iner, dördü Doğu’ya çıkar ve beşinci basamak Yeraltı Dünyası’nın merkezinde bulunur.

Bütün insanların yolları, Göğe giderken tehlikeli Yeraltından da geçiş yapmak zorundadır. Zorlu yolculuğa çıkarken, yeni bir çift ayakkabı, yabani hayvanları savuşturmak için sopa ile yiyecek, genellikle de mısır ile gömülürler. Yolculuk onları göller ve nehirlerden geçirir, geçişler rehber olarak sadece bir köpeğin yardımı ile yapılabilir. Bu inanç Chiapa, Meksika’da Ttzotzil, Tzeltal ve Lacandon kabileleri arasında yaygındır.

Maya yeraltı dünyası, dokuz yönetici tanrıdan ibaret olan Bolon Ti Ku tarafından idare edilir. Beşinci ve en derin kademede, omurga üzerinde kurukafa ve kaburga ile temsil edilen ve her zaman çıngırak takan Ölüm Tanrısı Ah Puch oturur. Ona kötücül işlerinde, Mayalarca korkulan bir hayvan olan Jaguar Tanrı yardımcı olur.

Jaguar aynı zamanda karanlıkta, güneşin gece yolculuğunu tamamlamasına yardımcı olur, benekli kürkü, yıldızlı gökyüzünü simgeler. Chiapas’taki Lacandon Kızılderilileri Jaguar’ın bir gün güneşi yutacağına, böylece yaşamı sona erdireceğine inanırlar. Bu arada, göğün on üç tanrısı ile yeraltının dokuz efendisi arasındaki husumet nedeniyle Gök ile Yeraltı dünyası arasındaki mücadele sürer gider.

İyi ile kötü arasındaki bu ezeli çatışma doğal olayları üretir. İyi tanrılar şimşek, gün ışığı ve yağmur vasıtasıyla kötü güçlerin amansız ölüm ve yıkım getiren kuraklık, kasırgalar ve savaşlarına karşı direnirler.

Bu iki taraf arasındaki dengeyi sağlamak için güce ihtiyaç vardır ve insanlar dünyadaki düzeni korumak adına üzerlerine düşeni yapmalıdırlar. Maya bu kozmik savaşta önemli bir role sahiptir. Adaklar ve kurbanlar kötü tanrıları yatıştırırken iyileri de mutlu etmelidir, böylece iyi tanrılar insanlığı mükafata boğmaya devam edebilirler.


18 Haziran 2014 Çarşamba

MAYA KOZMOLOJİSİ - I


Itzam Na / Göklerin Efendisi

Yazan: Beatriz Marti
İllüstrasyon: Leonardo Berges
Grafik: José Luis Pagan
Çeviri: Alp Çetiner

Maya Kozmolojisi
Astronomi ve matematik gibi bilim dalları ile mimari gibi sanat dallarının gelişmesiyle birlikte Maya dünyanın kökeni, kainatın şekli ve burada mevcut olan ilahiyata gebe olduğunu gösterdi.

Kosmosun yorumlanması bir tanrı bolluğunu da beraberinde getiriyor: kimi iyi, kimi kötü; kimi erişilebilir, kimi ulaşılmaz. Dünü, bugünü ve geleceği tanımlamak, ölümü, ahreti ve reenkarnasyonu da tanımak anlamına geliyor.

İşte burada ilahi müdahaleye mâtuf her şeyi içeren bir kozmoloji buluyoruz.

Kainatın Şekli

Maya kozmik görüşü dünyayı düz ve kainatı bir timsah bedeni ile kuşatılmış çok katmanlı bir kare olarak kavrar. Bu kozmik karenin üç kademesi vardır: Gökyüzü, Caan (Kaan); Yeryüzü, Cab (Kab) ve yer altı dünyası Xibalba (Şibalba). Dünyanın merkezinde kutsal Maya Keiba ağacı Yaxche (Yakşe) yükselir. Kökleri yeraltı dünyasına uzanırken dalları göğü destekler, gövdesi dünyaya yaslanır.

Karenin dört köşesi ve merkezi kendilerine özgü renkleriyle beş ana nokta olarak kabul edilir. Kozmik karenin merkezi yeşildir ve buradan Yaxche yükselir. Kuzey beyaz, Güney sarı, Batı siyah ve Doğu kırmızıdır. Bu sonuncusu, güneşin doğduğu yer olduğu için büyük önem taşımaktadır.

Ana noktaları her biri, yıldızların ve bütün gezegenlerin sonsuza dek yerlerinde kalmalarını sağlayan Atlantis tanrıları Bacab’lar tarafından desteklenmektedir.

Gökyüzü
Chaak / Yağmur Tanrısı

Gök Caan olarak anılır. Maya için gökyüzü barış, iyilik ve ışığı temsil eder. Caan, dişi Dünya ile birleşerek hayatı başlatan eril güçtür. Ölüm halinde, insan yüce Yaxche ağacının gövdesinden dallarına doğru, Caan’a yükselir. Savaşta ölen kadınlar da bu şekilde ağaçta yükselir.

Caan on üç kademeye bölünmüştür, altı basamağı doğuda, altı basamağı batıda ve yedincisi kozmosun zirvesinde olan bir piramitle temsil edilen bu on üç kademe –aynı zamanda tek tanrı gözüyle de bakılan- Oxlahuntiku (Oklahuntiku) tanrıları tarafından yönetilir. Hepsinin tam ismi bilinmemektedir. Ne ki bu semavi tanrıların yeryüzü sakinleri ve yeraltı tanrıları ile yakın ilişkileri deşifre etmek mümkün olmuştur.

Çeşitli gökyüzü tanrıları üzerinde hüküm süren –yedinci kademede oturan Hunab Ku’dur; genel tasvirdeki birkaç eksik tanrıdan biridir. Onurlandırıldığında, ilgili ritüeller her rahibin görevinin standart bir parçasıydı ve öyle kutsaldı ki ortalama bir Maya’dan gizli tutuluyordu.

Itzam Na, Hunab Ku’nun oğlu ve göklerin efendisi, tanrılar topluluğuna başkanlık eder. Yazının ve kitapların mucidi olduğu kadar şifa, toprak ve ateş tanrısıdır da. Yeryüzüne yağmur göndererek toprağı ekilmeye hazır hale getirir. Diğer çoğu Maya tanrısı gibi Itzam Na da bir kimlikte dört tanrı barındırır. Dört belirtisinin her birinin bir rengi ve yönü vardır ki ana noktalara oldukça benzer: Doğu’da kırmızı, Batı’da beyaz, Kuzey’de siyah ve Güney’de sarı. Antik Maya ondan dualar ve törenler yoluyla iki temel dilekte bulunurdu: iyi bir hasat için yağmur ve toplumsal felaketlerin önlenmesi.

Doğanın farklı yönleri üzerinde söz sahibi olan diğer tanrılar Itzam Na ile göğü paylaşırlar ki bunlar, Mayalar için büyük öneme sahiptirler. Güneş Tanrısı Kinich Ahau bu grubun başını çeker ve aynı zamanda hoş görünümlü bir genç ve iri burunlu beli bükülmüş bir ihtiyar olarak tasvir edilir. Bu, onun insanoğlu üzerindeki çifte davranışını yansıtır. Güzel gençlik, gökteki on üç menzil üzerindeki günlük seyri esnasında hayırlıdır, yeraltı dünyasındaki çeşitli bölgelerdeki seyrinde ise şerirdir. Güneş Tanrısı rolü ile sağlık, müzik, şiir ve yazı üzerinde etkisi vardır.

Onun arkadaşı Ixchel (İkşel), Ay Tanrıçası olmanın yanı sıra bereket, şifai dokuma, gökkuşağı, şarkı ve doğurganlık tanrıçasıdır. Ixchel aynı zamanda göl, lagün, kuyu, yeraltı nehirleri ve okyanus gibi su kütleleri üzerinde de etkilidir; bu yüzden “Denizin Hanımefendisi”, “Düdenin Ortasında Yaşayan” gibi adlarla da anılır. Kinich Ahau ile Ixchel’in evliliği çoğu zaman mutlu ve huzurlu yürür; ancak bir anlaşmazlık çıktığında bütün kozmos onların çekişmeleriyle yankılanır ve ay/güneş tutulmaları gibi kozmik değişiklikler zuhur eder.

Noh Ek (Görkemli Yıldız) ve Xaman Ek (Kuzey Yıldızı), daha düşük seviyede de olsa, günlük yaşama etki eden diğer iki tanrıdır. Noh Ek, Venüs Tanrısı, avcılıktan sorumludur; Xaman Ek, Kutup Yıldızı Tanrısı ise geceleri denizcilere yol gösteren iyiliksever bir tanrıdır.

Caan’da yaşayan Yağmur Tanrısı Chaak, aynı zamanda hayatın yaratılması ile de ilgilidir. Ayrıca bir dörtlü kimliğe de sahiptir; Kunku Chaak, Batı’nın kızıl tanrısı olarak yıldırım ve yağmur getirir, ayrıca iyi bir hasat için vazgeçilmezdir.

Mevcut Maya dini ritüellerinde hayati rol üstlenmesinin nedeni belki de onun temelde tarıma dayalı olan Maya toplumundaki hayati rolüdür. Bugün yerli Maya kabileleri kuraklığı önlemek ve bol yağış için merasimler düzenlerler ve Chaak’a adak adarlar.

Nihayet tüylü yılan Kukulcan, yeryüzünden göğe yükselen ve gökten yeryüzüne inen dilekleri temsil eder. Zıtların birleşmesini temsil ettiği gibi, kaos da Kukulcan ile düzene girer.