19 Ağustos 2013 Pazartesi

Joker Cemaati'nden: Cibran

Lübnanlı hıristiyan bir anne ona gebe kaldı. Doğduğunda Lübnan ve bütün Ortadoğu sıkıntılı, tarihi bir dönemeçteydi. Fırsatlar ülkesi Amerika’ya göç ettiler. İngilizceyi, sanat icra edebilecek ölçüde iyi öğrendi. Şiirler yazdı, oyunlar kaleme aldı, resim yaptı, heykel yonttu. Asıl kimliğini hiç unutmadı. Verdiği bütün eserler buram buram Doğu koktu, Lübnan koktu.
İsa insandır, dediği için kilise tarafından aforoz edildi. Sadece mektuplarda kalan naif, ışıltılı, muhteşem bir aşk yaşadı.
Dedi ki: Haksızlıklara karşı başkaldırmayan, kendine karşı adaletsizdir.
Dedi ki: Eğer bir kişinin kalbinde yer edebilirsem, kendimi boşuna yaşamamış sayarım.
Dedi ki: Buraya bir söz söylemeye geldim ve onu şimdi söyleyeceğim. Ama eğer ölüm engellerse beni, o söylenecektir Yarın tarafından. Çünkü Yarın, Sonsuzluk'un kitabında hiçbir sır barınmaz. Yaşamaya geldim, sevginin görkeminde ve güzelin ışıltısında; onlar ki yansımalarıdır Tanrı'nın. Buradayım yaşıyorum ve sürgün edilemem yaşam alanından, çünkü diridir sözüm ve ölünce de yaşatacaktır beni. Herkesin yanında ve herkesin uğrunda olmaya geldim ve bugün benim tek başıma yaptıklarım Yarın yankılanacaktır yığınlardan. Şimdi neler söylüyorsam tek yürekten, Yarın söylenecektir binlerce yürek tarafından.
Ve dedi ki:
Vardım
Ve varım
Var olacağım sonuna dek zamanın
Çünkü sonum yoktur benim.

Birşey anlatmaya çalıştı. Filozoftu, ama hep ben şairim, dedi.

17 Ağustos 2013 Cumartesi

Joker Cemaati'nden: Dağdaki İhtiyar


Hasan Sabbah bir tarikat lideri veya terörist veya devlet adamı veya filozoftur. Onunla ilgili, farklı kaynaklara dayanan iki farklı efsane mevcuttur:
Marco Polo menşeli olan ve dönemin Sünni iktidarlarınca beslenen görüşe göre hikâye şöyledir:
Hasan Sabbah dağın zirvesindeki erişilmez kalesinde lejander bir hayat sürmektedir. Kendisine ölümüne bağlı fedailerinden oluşan bir tarikatı vardır ki bu gözükara fedailer, Hasan Sabbah için Müslüman veya Haçlı idarecilerin canını alırlar. Şeyhleri tarafından afyon içirilip cennet vaadiyle kendilerinden geçirilmekte, hurilerle taltif edilmektedirler. Bu yolla şeyh Hasan Sabbah ile gizemli ve eli kanlı tarikatı, hükümdarların korkulu rüyası  olmuştur.
Alevi ve Şiiler’in kabullerine göreyse hikâye şöyle gelişir:
Hasan Sabbah gelmiş geçmiş en büyük Şii (veya Alevî) önderidir, zalim iktidar sahiplerinin baş düşmanıdır. İyi bir eğitim almış, İsmailî inancının özgürce yaşanması için ömür boyu hizmet vermiştir. Kendisine olmadık iftiralar, hakaretler edilmiş, inançları ve değerleri için canını feda eden müritleri hakir görülmüş, karalanmıştır. Bu müritler şeyhlerine sıkı sıkıya bağlı, haksızlıklara karşı boyun eğmeyen, gerekirse bu uğurda canlarını feda eden kahramanlardır. 12. Yüzyılın çalkantılı siyasal arenasında, Alamut Kalesi’nden adalet dağıtmıştır.

Tartışma götürmeyen bir gerçek var ki, Hasan Sabbah efsanevi bir kişilikti. Batınî – okült öğretisi ile çevresini ve çok sayıdaki müridini etkilemiş, kendisinden sonra da devam eden bir hiyerarşik sistem kurmuştu. Öyle ki, yaşadığı coğrafyada dönemin en etkili siyasal figürü olan Haçlılar içindeki Tapınak Şövalyeleri kendisi ile ilişki içinde olmuştur. Yine Tapınakçılar’ın örgütsel ve okült gelişiminde “dağın şeyhi” lakaplı bu efsanevi karakterin etkisi büyüktür.

16 Ağustos 2013 Cuma

çArşı Diyor Ki:

“Çok olmadığımız kesin. Çok olan tarafta değiliz. Çok olan tarafta olmayacağız. Gidip Almanya’da Türk olacağız. Hollanda’da Surinamlı. Fransa’da Cezayirli. İran’da Azeri. ABD’de zifiri zenci olacağız. İsrail’de Filistinli. Köpeğin karşısında kedi. Kedinin karşısında kuş olacağız. Kuşun karşısında börtü böcek. Hakemler hep karşı takımı tutacak. Ve biz hep yedi kişiyle tamamlayacağız maçı. Az kolumuz tarafında, solda olacağız. Bu itirazın ilk şartı. Solda da az olacağız.”



















Joker Cemaati'nden: Uçan Çocuk

Küçücük bir bebekken pencereden uçar gider, perilerle gökyüzünde süzülür. Peter Pan, arkadaşlarıyla birlikte Kaptan Hook ve tayfalarına karşı, kötülere, büyüklere ve büyümeye karşı mücadele verir. Onun dünyasında her şey mümkündür, mucizeler gerçek olur; mutlu çocukların, hiç büyümeyen çocukların dünyasıdır orası.

James Matthew Barrie, küçük yaştayken ağabeyini kaybeder. Bu bunalımı atlatamayan annesi, James’i öldüğünde on üç yaşında olan ağabeyinin yerine koyar. Bu durumun neden olduğu hastalık yüzünden James, ömür boyu “çocuk” kaldı. Silik, pasif; hep hastaydı, boyu on üç yaşında bir çocuğunki kadardı. Karısının kendisini defalarca aldatmasına göz yumdu.


İskoçyalı ufak tefek, hastalıklı, çelimsiz adam, pencereden Ada’nın kasvetli, yağmurlu havasına bakıyor. Peter Pan belinde tahta kılıcı, çocukların dünyasında peri arkadaşları ile birlikte Kaptan Hook’un hakkından gelmek üzere masmavi gökyüzüne doğru süzülüyor.

14 Ağustos 2013 Çarşamba

Joker Cemaati'nden: Tarihi Sevdiren adam

İmparatorluğun son yıllarında dünyaya geldi. İstanbul’da İstanbul’u İstanbullu gibi yaşadı. Tarih öğretmenliği yaptı, yazdı, çok yazdı, Osmanlı’yı hikâye etti. Reşad Ekrem Koçu sayesinde pek çok insan tarihi çok sevdi.

Yeniçerilerin arasında, haremlerde, sarayda, esirlerin dünyasında, meyhanelerde, İstanbul’un kenar mahallelerinde gezdirdi bizi. Günlük hayatın ayrıntılarında kaybolduk; gelenekler, giyim kuşam, sofra adetleri, kabadayı raconu, kibar takımı, köçekler, tarih, yıllar, yıllar, derken, bize çok ama çok benzeyen insanlarla karşılaştık. Bize çok benzeyen insanlar… Çünkü onun için esas olan insandır. Tarih, insanın hikâyesidir.

Çoğu zaman yalnız başınaydı, içine kapalıydı, kendi dünyasında yaşadı. Eşcinsel olduğunu söyleyenler vardır, belki de doğrudur. Öyleyse bile bu gerçek kimliğinin önüne hiç geçmedi.

Pek çok kitap, sayısız makale kaleme aldı. Tek başına öldüğünde, şaheseri İstanbul Ansiklopedisi’nin “g” harfinde kalmıştı.