21 Mayıs 2009 Perşembe

Porselen Bebek

Porselen bebek bir simgedir. Bizim neslin tanımadığı, hiç görmediği birşeydir. Varlıklı olan her çocuğun sahip olduğu, fakir olanların görüp imrendiği, bugün “ismi var cismi yok” nesnedir. Özlenip beklenen, istenen, arzu edilendir; bir çeşit "ödül"dür.

O kusursuz güzeldir, mükemmeldir. Kendisini görüp tanımadığımızdan, bize göre gerçek bir “efsane”dir. Hep mutludur, güler. Bu yüzden bizim için yerli-yersiz beklentilerin, umudun simgesidir.

Aslında porselen bebek, onunla daha önce hiç karşılaşmadığımızdan, bizim için sahte bir “vaat”tir. Gerçekte olmayan bir ödüldür, önümüze uzatılmış “ipin ucundaki havuç”tur.

Porselen bebek: sevenler.
Porselen bebek: nefret edenler.
Porselen bebek: özlemle bekleyenler.
Porselen bebek: lanet edenler.

O, çoğaltılmış tektipliğin ilk ürünüdür. Şahikada oturup pırıl pırıl parlayan yanaklarıyla bize gülümseyen ödülümüz.. "Başkalarının" bize sunduğu umutlarımız. Nihai amacımız, varış noktamız, bir türlü ulaşamadığımız ve aslında asla ulaşamayacağımız.. Birgün elimize geçse bile ya heyecanımızdan, ya daha önce hiç sahip olmadığımız için taşımayı beceremediğimizden düşürüp kırarız onu. Ya da göründüğü kadar mükemmel değildir, parmaklarımızın arasında unufak oluverir, veya boyaları akar.

En güzel oyuncak kendi ellerimizle yaptığımızdır. En güzel umutlarımız kendi kafamızda şekillenen. Her ikisi de "gerçek"tir ve "bizim"dir. Onlara "sahip oluruz", tekrar ve tekrar sahip oluruz. İstersek yenilerini yaratırız. "Eğer istersek". Tahtadan atımız, bez bebeğimiz, maketlerimiz, uçurtmamız, kâğıt uçağımız, hamurdan tosbağamız, kumdan kalemiz, tornetimiz, kızağımız...

Hiçbiri mükemmel değil ama "bizim". Hayallerimiz, umutlarımız, beklentilerimiz, yarınımız gibi.

Porselen bebek mücadelemizin simgesidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder