Lübnanlı hıristiyan bir anne ona gebe
kaldı. Doğduğunda Lübnan ve bütün Ortadoğu sıkıntılı, tarihi bir dönemeçteydi.
Fırsatlar ülkesi Amerika’ya göç ettiler. İngilizceyi, sanat icra edebilecek
ölçüde iyi öğrendi. Şiirler yazdı, oyunlar kaleme aldı, resim yaptı, heykel
yonttu. Asıl kimliğini hiç unutmadı. Verdiği bütün eserler buram buram Doğu
koktu, Lübnan koktu.
İsa
insandır, dediği için kilise tarafından aforoz edildi. Sadece mektuplarda kalan
naif, ışıltılı, muhteşem bir aşk yaşadı.
Dedi
ki: Haksızlıklara karşı başkaldırmayan,
kendine karşı adaletsizdir.
Dedi
ki: Eğer bir kişinin kalbinde yer
edebilirsem, kendimi boşuna yaşamamış sayarım.
Dedi
ki: Buraya
bir söz söylemeye geldim ve onu şimdi söyleyeceğim. Ama eğer ölüm engellerse
beni, o söylenecektir Yarın tarafından. Çünkü Yarın, Sonsuzluk'un kitabında
hiçbir sır barınmaz. Yaşamaya geldim, sevginin görkeminde ve güzelin
ışıltısında; onlar ki yansımalarıdır Tanrı'nın. Buradayım yaşıyorum ve sürgün
edilemem yaşam alanından, çünkü diridir sözüm ve ölünce de yaşatacaktır beni. Herkesin
yanında ve herkesin uğrunda olmaya geldim ve bugün benim tek başıma yaptıklarım
Yarın yankılanacaktır yığınlardan. Şimdi neler söylüyorsam tek yürekten, Yarın
söylenecektir binlerce yürek tarafından.
Ve dedi ki:
Vardım
Ve varım
Var olacağım sonuna dek zamanın
Çünkü sonum yoktur benim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder