6 Şubat 2010 Cumartesi

Muhteşem Doğu

ezeli uyku damla damla karışmış kanına
damla
damla

uyuyan güzel gibi
uyurken de güzel

damarlarında atalet almış yürümüş
morfin
hayır morfin değil bu
bütün bildiklerini doğarken unutmuşsun
sütü kurumuş ana gibi
bir zamanlar bereketli,
şimdi çorak topraklar gibi
mevsimsiz, ağaçsız, insansız, hayatsız.

havzandaki medeniyetler bir bir sararmış
bir nevi domino etkisi
sultansız bir saray ne ise o

omuzlarından dökülmüş
birer birer alçaldığın rütbeler

arslan kesilmiş bir zamanın sırtlanları
ağayı yağmalayan marabadan korkarım ben
sahibini ısıran köpekten

mahalle delikanlılarının bir sözü vardır
“ölün bile yeter onlara”
arkandan seslenirlerse kulaklarını tıka
“kemiklerinin mezarı yok
mezarın yok
mezarın yok ki”

havsalaya sığmaz bir ihtişamsın sen hala
üç silahşorların karşısında dimdik bir yeniçerisin sen
yenilmesi mukadderse de ihtişamıyla göz alan
o havza tekrar bir ıslansa
ıslansa
ah bir ıslansa
sulasa tekrar susuz kalmış medeniyetleri

dudaklarda bencil bir dua olmuşsun

ayaklar altında kalmıştın sen
haçlılar gelip geçmişti üzerinden
çamura düşmüş bir elmas mı
zümrüt mü, yakut mu ne
bulutlar arkasında kalmış güneş gibi
elbet biryerlerde parlıyorsun
muhakkak parlıyorsun
birileri aydınlanıyor

bulutlar birgün mutlaka dağılacak
doğu, muhteşem doğu,
kanatlarının ucu zerrin, rüzgarlı
sen zümrüdü ankasın
küllerinden doğacak 



Alp Çetiner

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder