Savaş
bazen insanlık onuru için gereklidir.
Savaş
milletin savunması için yapıldığında kutsaldır.
Çokları
farkında değil ama 20. Yüzyıl Şeytan’ın yüzyılı oldu. İnsanlık tarihi, belki
bizim bilmediğimiz devirlerde doğal nedenlerle daha yüksek oranda ölüme tanık
olmuştur, ancak 20. Yüzyıl’da insanlık, insanın kendi eliyle kendi cinsini
acımasızca öldürmesine tanık oldu. Tarihin en acımasız yıkımları, savaşları,
katliamları yaşandı. Dünyanın hemen her köşesi, -özellikle de Eski Dünya- bu
trajedilerle yanıp kavruldu.
Sizin
hiç babanız öldü mü?
Sizin
hiç çocuğunuz öldü mü?
Birinci
Dünya Savaşı 8,5 milyon insanın doğrudan ölümüne sebebiyet verdi, yaralanan
sivillerin 21 milyon civarında olduğu sanılıyor. Ayrıca savaş nedeniyle çıkan
hastalık ve kıtlıklardan ötürü 20 milyona yakın insan öldü. İkinci Dünya
Savaşı’nda 73 milyon kişi hayatını kaybetti, bunların 42 milyonu masum siviller,
6 milyona yakını soykırıma uğrayan Yahudiler idi. Sadece kapitalist –
emperyalist arzular güdülerek işgaller gerçekleştirildi. Doğuştan belli bir
ırka mensup olmaktan maada günahı olmayan insanlar genç – yaşlı, kadın - erkek
demeden katledildi.
Bu
yüzyıl toplu imha silahlarının yüzyılı oldu aynı zamanda. Sadece Hiroşima ve
Nagazaki’de kullanılan atom bombası sonucu ölenlerin sayısı 350 bine ulaşıyor;
insanlarda, çevrede ve belleklerde oluşan kalıcı zararları ölçmekse mümkün
değil. Zaman içinde hâkim güçlerin karşılıklı anlaşması ile nükleer silahlarda
tedrici olarak kısıtlama ve bırakışma yoluna gidildi. Buna rağmen şu an
muhtelif ellerde bulunan nükleer silahların toplam imha gücü, 4,6 milyar
yaşındaki dünyamızı iki kez yok edecek ölçüde.
İşte
böyle bir yüzyıla, yıkılmakta olan bir imparatorluğun subayı olarak girdi
Mustafa Kemal. Gençliği, imparatorluğun dört bir köşesindeki cephelere
koşturmakla, isyanları bastırmakla geçti. Bütün bunların üzerine dedi ki: Savaş zaruri ve hayati olmalıdır. Milletin hayatı tehlikeye maruz
kalmadıkça savaş bir cinayettir.
Yurtta barış, dünyada barış, dedi. Ve ülkenin –işgalci olup yurdundan henüz
kovulmuş olan dâhil- bütün komşularıyla barış antlaşması yaptı.
O dönemde pek çok milletin hayal bile edemediği
şeyi yaptı: Cumhuriyeti getirdi. Saltanatı
ve halifeliği lağvetti. Gelişmiş ülkeler
düzeyinin üzerine çıkmayı hedef olarak gösterdi. Hayatta en gerçek yol gösterici bilimdir, dedi. Üniversiteler,
eğitim kurumları açtı. Köylü üzerindeki vergi yükünü azalttı, onu milletin efendisi yaptı. Anayasadan
başlayarak bütün hukuki metinlerin çağdaş normlara göre yeniden düzenlenmesini
sağladı. Pek çok çağdaş devletten önce kadınlar seçme ve seçilme hakkını elde
etti. Devlet mekanizmasına dini unsurların yön vermesinin yolu kapatıldı.
Düşmanlarından da, dostlarından da hep bir adım
öndeydi. Dahiydi ve yalnızdı. İngiliz başbakanı Lloyd George, siyasi kariyerini
bitiren rakibi ile ilgili olarak, yüzyıllar nadir olarak dâhi yetiştirir. Şu talihsizliğimize
bakın ki o büyük dâhiyi bu yüzyılda Türk milleti yetiştirdi. Mustafa Kemal
Paşa’ya yenildik, dedi.
Köhnemiş
bir imparatorluğun küllerinden güçlü, saygın ve şerefli bir devlet kurdu. Bu
genç devlet, dünyanın hâkimleriyle aynı masaya oturdu ve o masadan
kazanımlarla, bağımsızlıkla ve gururla kalktı. Bu genç devlet, o imparatorluğun
bütün borçlarını son kuruşuna kadar ödedi.
Bütün
dünyayı hallaç pamuğu gibi atan bir avuç iskambil kağıdı içinde Joker’di o. Dışarıda
kalıp bu vahşi oyunu seyretmedi, oyunun tam ortasına daldı ve kuralları yeniden
koydu. Yepyeni savaş stratejileri, barışçıl, yepyeni bir siyaset ve medeniyet
tanımı. Emperyalizmin de tanımı
değişti. Uzun zaman önce kölelikten
sömürgeciliğe dönmüş olan hâkimlerin dünya
düzeni, kendisine yeni bir mecra bulmak zorunda kaldı. Milletine hayat,
bağımsızlık, umut ve gelecek verdi, başka hiçbir devletin himayesine ihtiyaç
duyulmaksızın. Devrimi Asya ülkelerinden Ortadoğu’ya, Güney Amerika’dan
Afrika’ya kadar sömürülen pek çok millete umut ve cesaret verdi, bağımsızlık
fitilini ateşledi.
Bugün değersiz birkaç papaz ve as onu rakı içmekle eleştiriyor.
facebook sayfanıza blogunuzda yaptıklarınız otomatik olarak mı çıkıyor? yoksa siz mi ekliyorsunuz?
YanıtlaSilBen de bir sayfa yaptım, gerekli kodalrı yapıştırmama rağmen çıkmadı. Bana yardım eder misiniz?
teşekkür ederim.
Blogda yayınladığım her şeyi Facebook sayfasında yayınlamak istemediğim için ikisini ayrı ayrı güncelliyorum. Ama bildiğim kadarıyla buradaki güncellemeleri Facebook gibi farklı platformlarda yayınlamayı sağlayan bir uygulama mevcut. Ayarlar/Diğer/Kayıt içerik takibi yönlendirme bunun için sanırım...
YanıtlaSilbiz o kadar şanslı bir milletiz ki Atatürk gibi bir öndere sahibiz..bunun kıymetini bilmeliyiz..çok çalışarak, çok okuyarak, değerlerimizi koruyarak, dürüst ve adil olarak yaşayarak..
YanıtlaSilŞanslı olduğumuz kadar nankör ve bonkör de bir milletiz, çok kolay harcıyoruz!:)
YanıtlaSil