25 Ocak 2012 Çarşamba

Joker Cemaatinden: Savaşlar Yüzyılı ve Gazi Paşa


Savaş bazen kaçınılmazdır.
Savaş bazen insanlık onuru için gereklidir.
Savaş milletin savunması için yapıldığında kutsaldır.
Çokları farkında değil ama 20. Yüzyıl Şeytan’ın yüzyılı oldu. İnsanlık tarihi, belki bizim bilmediğimiz devirlerde doğal nedenlerle daha yüksek oranda ölüme tanık olmuştur, ancak 20. Yüzyıl’da insanlık, insanın kendi eliyle kendi cinsini acımasızca öldürmesine tanık oldu. Tarihin en acımasız yıkımları, savaşları, katliamları yaşandı. Dünyanın hemen her köşesi, -özellikle de Eski Dünya- bu trajedilerle yanıp kavruldu.
Sizin hiç babanız öldü mü?
Sizin hiç çocuğunuz öldü mü?
Birinci Dünya Savaşı 8,5 milyon insanın doğrudan ölümüne sebebiyet verdi, yaralanan sivillerin 21 milyon civarında olduğu sanılıyor. Ayrıca savaş nedeniyle çıkan hastalık ve kıtlıklardan ötürü 20 milyona yakın insan öldü. İkinci Dünya Savaşı’nda 73 milyon kişi hayatını kaybetti, bunların 42 milyonu masum siviller, 6 milyona yakını soykırıma uğrayan Yahudiler idi. Sadece kapitalist – emperyalist arzular güdülerek işgaller gerçekleştirildi. Doğuştan belli bir ırka mensup olmaktan maada günahı olmayan insanlar genç – yaşlı, kadın - erkek demeden katledildi.
Bu yüzyıl toplu imha silahlarının yüzyılı oldu aynı zamanda. Sadece Hiroşima ve Nagazaki’de kullanılan atom bombası sonucu ölenlerin sayısı 350 bine ulaşıyor; insanlarda, çevrede ve belleklerde oluşan kalıcı zararları ölçmekse mümkün değil. Zaman içinde hâkim güçlerin karşılıklı anlaşması ile nükleer silahlarda tedrici olarak kısıtlama ve bırakışma yoluna gidildi. Buna rağmen şu an muhtelif ellerde bulunan nükleer silahların toplam imha gücü, 4,6 milyar yaşındaki dünyamızı iki kez yok edecek ölçüde.
İşte böyle bir yüzyıla, yıkılmakta olan bir imparatorluğun subayı olarak girdi Mustafa Kemal. Gençliği, imparatorluğun dört bir köşesindeki cephelere koşturmakla, isyanları bastırmakla geçti. Bütün bunların üzerine dedi ki: Savaş zaruri ve hayati olmalıdır. Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça savaş bir cinayettir. Yurtta barış, dünyada barış, dedi. Ve ülkenin –işgalci olup yurdundan henüz kovulmuş olan dâhil- bütün komşularıyla barış antlaşması yaptı.
O dönemde pek çok milletin hayal bile edemediği şeyi yaptı: Cumhuriyeti getirdi. Saltanatı ve halifeliği lağvetti. Gelişmiş ülkeler düzeyinin üzerine çıkmayı hedef olarak gösterdi. Hayatta en gerçek yol gösterici bilimdir, dedi. Üniversiteler, eğitim kurumları açtı. Köylü üzerindeki vergi yükünü azalttı, onu milletin efendisi yaptı. Anayasadan başlayarak bütün hukuki metinlerin çağdaş normlara göre yeniden düzenlenmesini sağladı. Pek çok çağdaş devletten önce kadınlar seçme ve seçilme hakkını elde etti. Devlet mekanizmasına dini unsurların yön vermesinin yolu kapatıldı.
Düşmanlarından da, dostlarından da hep bir adım öndeydi. Dahiydi ve yalnızdı. İngiliz başbakanı Lloyd George, siyasi kariyerini bitiren rakibi ile ilgili olarak, yüzyıllar nadir olarak dâhi yetiştirir. Şu talihsizliğimize bakın ki o büyük dâhiyi bu yüzyılda Türk milleti yetiştirdi. Mustafa Kemal Paşa’ya yenildik, dedi.
Köhnemiş bir imparatorluğun küllerinden güçlü, saygın ve şerefli bir devlet kurdu. Bu genç devlet, dünyanın hâkimleriyle aynı masaya oturdu ve o masadan kazanımlarla, bağımsızlıkla ve gururla kalktı. Bu genç devlet, o imparatorluğun bütün borçlarını son kuruşuna kadar ödedi.
Bütün dünyayı hallaç pamuğu gibi atan bir avuç iskambil kağıdı içinde Joker’di o. Dışarıda kalıp bu vahşi oyunu seyretmedi, oyunun tam ortasına daldı ve kuralları yeniden koydu. Yepyeni savaş stratejileri, barışçıl, yepyeni bir siyaset ve medeniyet tanımı. Emperyalizmin de tanımı değişti. Uzun zaman önce kölelikten sömürgeciliğe dönmüş olan hâkimlerin dünya düzeni, kendisine yeni bir mecra bulmak zorunda kaldı. Milletine hayat, bağımsızlık, umut ve gelecek verdi, başka hiçbir devletin himayesine ihtiyaç duyulmaksızın. Devrimi Asya ülkelerinden Ortadoğu’ya, Güney Amerika’dan Afrika’ya kadar sömürülen pek çok millete umut ve cesaret verdi, bağımsızlık fitilini ateşledi.
Bugün değersiz birkaç papaz ve as onu rakı içmekle eleştiriyor.

4 yorum:

  1. facebook sayfanıza blogunuzda yaptıklarınız otomatik olarak mı çıkıyor? yoksa siz mi ekliyorsunuz?
    Ben de bir sayfa yaptım, gerekli kodalrı yapıştırmama rağmen çıkmadı. Bana yardım eder misiniz?
    teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  2. Blogda yayınladığım her şeyi Facebook sayfasında yayınlamak istemediğim için ikisini ayrı ayrı güncelliyorum. Ama bildiğim kadarıyla buradaki güncellemeleri Facebook gibi farklı platformlarda yayınlamayı sağlayan bir uygulama mevcut. Ayarlar/Diğer/Kayıt içerik takibi yönlendirme bunun için sanırım...

    YanıtlaSil
  3. biz o kadar şanslı bir milletiz ki Atatürk gibi bir öndere sahibiz..bunun kıymetini bilmeliyiz..çok çalışarak, çok okuyarak, değerlerimizi koruyarak, dürüst ve adil olarak yaşayarak..

    YanıtlaSil
  4. Şanslı olduğumuz kadar nankör ve bonkör de bir milletiz, çok kolay harcıyoruz!:)

    YanıtlaSil